29 Şubat 2012 Çarşamba

Mumlar Kimin İçin Yanıyor

mumlar kısalıyor
sigaramın dumanını alıp kokularını yayıyorlar daha bir hoş ediyorlar içimi,sahte kokular bunlar
tende bulduğum
kaybettiğim,özlediğim..
hayatım aklıma geliyor bir an
işte böyle bitiyorum ben,sigara dumanım gibi eriyen mum gibi
balinalar diyorum saçmalayarak,ortama uymayan halde
onların hayatı bizim zevkimiz olmuş
sadece balinar mı ki
kaç insan hayatını yakmışızdır seninle şu an için
kimlerin hayatı hiç kimseler oluşumuz için yok olmuştur
kokularımız uçucu tenlerimizde nefesle
her ne kadar sık yıkanmasakta şu karda kışta
fikirlerimiz ürperiyor birbirlerinden
üvey çocularımız gibi hiç anlaşamıyorlar..

28 Şubat 2012 Salı

Zâhir


 

 

fuzuli bir güzellik geliyor yanıma
elimi uzatınca kaybolan
"uzun yaşamak istemiyorum
zaten yaşasamda senden bir farkım yok
sadece bir dokunuş
var olduğunun kanıtı
sonra beraber gitsekte
kabulüm"
ama o hiç konuşmuyor ,dokunmuyor
sade
bakışıyoruz ve vedalaşıyoruz
üzülüyorum
yarın bir boşlukta karşıma çıkacağından
bir yandan da seviniyorum..

27 Şubat 2012 Pazartesi

rom,dalga...bağ bozumu şenliği...hera,zeus afrodite nasıl bakıyor hiç mi kıskanmıyorsun?

fal taşından gözler
kabinlerine sığamamış
çelenk getirmişler mozoleye
körelmiş cinsiyetler
mağaradan çıkmamışlar gibi
sükut olmalı şimdi
maganda kurşunuyla ölmek mi
canidir yükü taşıyan
kalbi kırılan
inca'ları özledim
delikanlı sevdiğiyle tepeye tırmanıyordu
güneşin batışını izlemeye
saçına papatya takmış
kız utangaçtı biraz anne olmaya tırmanıyordu
kutsal tepede kıza mı tanrısına mı tapındığı belli olmayan
cebinden üç renkli taş çıkarıp kıza hediye eden
o tepede baba olacak,kızdan üç çocuk isteyen...
ah ah neredesiniz tarihin tüm tanrıları
bar taburelerinizden dönün piste bakın
öğrettiğiniz danslar bu mu
körebe oyunu bu
kafanız güzeldir asırlardır buradasınız
gözlerinizde vaçgeçmişlik,mağlupluk var
hera,zeus afrodite nasıl bakıyo hiç mi kıskanmıyosun
hey atmaca kafalı ra
Dionysos herkesi kendin gibi yapmışsın bu barda
sarhoş,deli ve şarapçı...
insan fabrikalarımız var
ne tip istersek hemen üretiyoruz
yeter ki medyaya ne istediğini söyle
kendilerini unutturur senin istediğin şekle bürür
meyleri ağzınıza almayın diyen el kadar sabilerin ırzında
meyleri ağzına alanlar da ağızlarıyla sıçıyorlar
meylerin aşığı olanlar da içtiğini saklıyor,korkakça
korsan olmalıydım şimdi
elimde istilayla çaldığım rom
açık denizde mum ışığında
dalga ve romun etkisiyle
güzelleşmiş,dünyaya çok uzak hissetmek kendini
çok kötü bu dünya ama ben uzağım o na
rom,dalga...rom rom,dalga dalga...rooo,dalllga
ve sızmak...

26 Şubat 2012 Pazar

ateşini harlamak için bi içki daha sevgilim,zaten bu son gibi...

pasaklı,ucuz gibisin bu gece otoban kadını gibi
arsızcasın bi parça
kızma sakın
biliyorsun
aslında seni şuh ve alımlı bulurum
yosmam
boynunda dün içtiğimiz şarabın tadı var hala
teninde yıllanmış sanki
süsünden bişey kaybetmemişsin
ama kıyafet uyumsuz gibi
kokun parfüm,sigara,benle karışık sen
tütsülüyor geceye
barda
içkiyi de abartmış
dönen dünya değil ona,ta kendisi o
battaniyeyi çekeyim prizden
bu gece gereği yok gibi
aslına bakarsan bu son olmalı
ülserim azdı bu sıralar
zaten sarılmanda ihtiyaçtan gibi
bu yüzden sendeki meleği artık yakalayamıyorum
oysa ben büyütmüştüm onu
kanatlarını okşayıp,yaşamın soğukluğuna bırakıp
üşüdüğünde kanına karışıp ısıtırdım
onsuz bir hayat...anlamı yok artık hiçbir şeyin
bensiz hallerine bakırlırsa
sen zaten
benden geçmişsin
uzatmalardayız sonuç belli
sadece seyircileri tatmin ediyor gibiyiz
kayıp aranıyor yazısını
etiket yapmışsın gittiğin barlarda
benim artık sevgilim yok dermişcesine
ateşini harlamak için bi içki daha sevgilim
zaten bu son gibi...

25 Şubat 2012 Cumartesi

hazan

toprak kokulu günleri bilir misin?
mırıldandığın melodilerin içini en çok yaktığı andır
yer sarıdan kahveringiye çalar
üzerinde muhtemelen bir yağmurluk
uykusu güzel olur derler
yalnız olanı bile
alıştır kendini erken kararan gökyüzüne
zira daha da erken kararacak artık
yürü en sonuna patikanın çizmelerinin çamuruna aldırma
rüzgar çıkar gelir belki hafif titretir içini
bir kat daha çıkar üzerinden o an
kendini sağanağa bırak
geç kalmış bir kelebek konar eline
hiç istemezsin gitmesini
leylek utanır senden.korkar
sanki çıkacağı devrana engelsin gibi
bir isim gelir aklına
hiç bilmezsin nedenini
yer sarıdan kahveringiye çalar
üzerinde muhtemelen bir yağmurluk

amor fati

yaşamı anlat,her şeyi
belli mi ki
ucu bucağı
var mı ki
zihnin alabiliyor mu
kabullendiğin ne ki
değiştirebileceğin ne
veya ne kadarı ki

mutluluğun kaynağı mı ki
fetihsiz bir zafer mi
cümle içinde kullansak
yüklemi
dili geçmiş
var mı ki filozofun bir bildiği
eline bırak doğanın
kendini

Güneş'e karşı bakma
bulamazsın
gözlerin yanar,yaşarır
gözyaşını bile sev
kalabalığın arasında kim ki
aradığın
bak cenaze var ortada
yazgısı bu kadar ki..